Prof. Dr. İclâl Ergenç, 2004
Ankara Ü., DTCF Dilbilim Bölüm Bşk.
“Nitelikli öğretimin ancak anadilimizle ve anadilimizin sözcüklerinden oluşan bilim sözleriyle verimli biçimde yapılabileceğine ilişkin gözlem ve değerlendirmelerimin, daha 1966’da bilişim mesleğinde çalışmaya başladığım yıllardan beri, bütün meslek yaşamım boyunca gereğini yapmış, bu yolda bilişim, bilgi işlem, bilgisayar, donanım, yazılım gibi 2500’ü aşkın yeni sözcüğü türetip dilimize kazandırmış ve mesleğin yeni bir bilim dalı olarak öğretimini Türkçe olarak başlatmış bir mühendis, bir öğretim üyesi olarak toplum önünde...”
Tarih: 10 Kasım 2002; hepsi toplumda belirli yerler edinmiş kişilerden oluşan kalabalık bir topluluk önünde, “Türkçe Bilim Dili Olabilir mi?” konusunu tartışıyoruz. Aydın Hocamın inanılmaz bir heyecanla yaptığı konuşmayı dinlerken yıllardan beri, önce yapıtlarından, ürünlerinden tanıdığım, hayranlık duyduğum sonra da tanışarak çeşitli ortamlarda, aynı çizgide, aynı savaşımın içinde birlikte olma onuruna eriştiğim bu değerli insanın duyarlılığını ve hiç azalmayan heyecanını içimde duyarak bir kez daha ben de onunla birlikte heyecanlanıyorum...
Tarih: 27 Aralık 2003; TÜBA’nın Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü projesi kapsamında düzenlediği ‘Çalıştay’ nedeniyle Bolu’dayız. Gece yarısına kadar süren Çalıştay’dan otelimize yeni dönmüşüz. Aydın Hocam, yine büyük bir heyecanla, yazmayı tasarladığı kitaplarının içeriğini paylaşıyor benimle...
Bir yandan da TÜBA’nın bu büyük projesinin ilk sonuçlarının getirdiği sorunları tartışıyoruz...
Yine aynı duyarlılık, yine aynı heyecan...
Yıllar önce, çok değerli hocam Prof. Dr. Doğan Aksan, bize Aydın Hocamı tanıtırken, bilgisayar mühendisi olmasına karşın doktorasını dilbilim alanında yaptığını söylediğinde hem çok şaşırmış hem de çok mutlanmıştım. Çoğu kişinin ne olduğunu tam olarak bilmediği bu alanda çalışmak, Türkçeyi dilbilim bakış açısıyla betimlemek amaçlı çabalarımda ilk günlerden bu yana bana hem örnek hem de destek olan, tanışmaktan, birlikte çalışmaktan, görüşlerini almaktan, dinlemekten, kısacası, onların yanında olmaktan çok mutlandığım, onurlandığım, aydınlandığım hocalarım var. Bu hocalarım hem “aydın ve duyarlı ” hem de “üretken bilim insanı” olma özellikleriyle benim öykündüğüm, örnek aldığım, elimden geldiğince benzemeye çalıştığım insanlardı. Bugün ben de öğrencilerime ülkemizin en değerli aydın ve bilim insanları olan bu hocalarımdan söz ederken, gururla, Aydın Köksal hocamızın “dilbilim” doktorası yaptığını ve bizim alanımıza olan değerli katkılarını da sayıyorum.
Değerli hocamızın bu katkılarının aynı heyecanla sürmesini diliyor ve “iyi ki varsınız hocam” demek istiyorum...