Cumhuriyetimizin 29 Ekim 1923'te kuruluşunun 94.Yıldönümü dolayısıyla, Türk Amerikan Üniversiteliler Derneği’nin (TAÜD) İstanbul, Taksim’deki Park Bosphorus Hotel’de düzenlediği Toplantıya, Türk Hukukçu Kadınlar Derneği Başkanı Av. Süreyya Turan, Yönetim Kurulu, dernek üyeleri, Uluslararası Hukukçu Kadınlar Federasyonu Birinci Başkan Yardımcısı Av. Ayşen Önen, TAÜD üyeleri ve İstanbul Barosu avukatlarının katıldığı Kutlama Toplantısı’nda, Aydın Köksal, “Bilişim Devriminde Türkiye” konulu bir konuşma yaptı.
Sunucu Gülnur Ceylan Çelikbilek, Prof. Köksal’ın yaşam öyküsünü, “Türk Bilişim Dünyasının Duayeni” başlığı altında tanıttı. TAÜD Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ayla Babila açılış konuşmasını yaptı.
Konuşmasına, “Ben bir mühendisim” diye başlayan Köksal, “Endüstri Devrimi’nin ayrımına varamamış olmakla 200 yıllık bir gecikmeyle uygarlık çizgisinin dışına savrulup Kurtuluş Savaşı’yla yok olmanın eşiğinden dönen, XX. yy’ın ilk üçte birinde, Atatürk Devrimleri ve Cumhuriyet Aydınlanmasıyla, sanki küllerinden yeniden doğan bir Türkiye”den söz etti…
Köksal, yüzyılın ikinci yarısından bugüne, araya giren bocalama dönemlerinde yaşanan bütün olumsuzluklara karşın, XX. yy’ın son üçte birinde, Endüstri Devrimi’nden 200 yıl sonra bu kez yaklaşan yeni bir teknikbilimsel devrimin -Bilişim Devrimi’nin- ayrımına erken varmakla Türkiye’nin, büyük bir kalkınma aracına sahip olma şansı yakaladığını belirtti. “Bu şansı, Aydınlanmanın ışığıyla, ancak Atatürk’ten aldığımız özgüven ve yaratıcı güçle değerlendirebilirdik, öyle yaptık!” dedi.
1966’da başladığı mesleğin adını nasıl “bilişim” koyduğunu, bilgi işlem, bilgisayar, donanım, yazılım, iletişim, çevrimiçi, bellek, komut gibi 2500’ün üzerinde kavrama nasıl Türkçe adlar verip Hacettepe Üniversitesi’nin kuruluş yıllarında, ilkin öğretim üyelerini yetiştirmek üzere, 1973’te ilk doktora programını açan “Bilişim Enstitüsü”nün kuruluşuyla, Türkiye’de Bilgisayar Mühendisliği öğretimini, halkın dili Türkçeye yaslanarak nasıl başlattıklarını anlattı… Türkiye Bilişim Derneği’ni (TBD, 1971) kurarken kullandığı “Bilişim teknikbilimini, Türkiye’nin kalkanması için bir araç olarak kullanacağız!”ilkesi 1968 tarihliydi.
Bugün, diplomalarında “Bilgisayar, bilişim, yazılım” yazan 188 bini aşkın üniversite mezunu mühendisin, öğretmenin, programcının yanı sıra matematik, fizik, ekonomi vb. kökenlerden gelip bilişim sistemleri ve yazılım alanlarında çalışan yaklaşık 700 bin kişilik bir teknik insangücüyle hemen hemen bütün büyük kamusal ve özel kurumlarımızı, çevrimiçi bilişim sistemleriyle donatmış durumdayız… “Ekinsel kamburlarımızı sırtımızdan atıp tarım, yönetim, özellikle eğitim alanlarındaki sorunlarımızı, daha fazla gecikmeden çözebilmemiz koşuluyla ve özellikle bilişim/yazılım birikimimizi kendi elimizle yok etmezsek, 2050’lerde Almanya’nın, Fransa’nın önünde yeryüzünde 7., ya da Japonya’nın bile kıl payı önünde 6. en büyük ekonomi olacağız” dedi… “Bilişim Devriminde Türkiye: 1971 -2011 - 2051” başlıklı yapıtında (2012) ve öteki kitaplarında -örn. Yabancı Dille Öğretim: Türkiye’nin Büyük Yanılgısı (2000, 2006) ya da Hacettepe Yılları, 40. Yıl Armağanı (2007)- gözlemlerini, düşüncelerini okurlarıyla paylaştığını belirtti.
Sözlerini, “ ‘Yurtta barış, dünyada barış!’ ilkesiyle, ırkçılıktan ve sömürgecilikten uzak, hoşgörülü, insancıl kimliğimizle, matematiksel yapısıyla eşsiz bir iletişim aracı olan görkemli ulusal dilimiz Türkçeyle, XXI. yy’da barış ve uygarlık bayrağını Türkiye’nin dalgalandıracağına inanıyorum” diye bitirdi.