18 Kasım 2017 Cumartesi günü, 50 yıl önce Hacettepe’yi Hacettepe yapan büyük imeceye omuz veren çalışma takımının önderlerinden, “Öğretmenlerimiz” olarak adlandırdıkları, Ankara’da yaşayan altı kişilik bir dost grubunu, 18 Kasım 2017 Cumartesi günü Çayyolu’ndaki evlerinde öğle yemeğinde ağırladılar.
Yemeğe katılan İTÜ kökenli Su Mühendisi Dr. Ali Nejat Ölçen (Niksar, 1921) ile yine İTÜ’den Mimar kökenli Sosyal İnsanbimci Prof. Dr. Bozkurt Güvenç’in (1925) bulunmaları yemeği, gerçek bir bilimsel seminere dönüştürdü.
Konuklardan ikisi Köy Enstitülü değerli bilim adamları Prof. Dr. Hüsnü Arıcı (1933, İstatistikçi) ve Prof. Dr. Ali Gitmez (1938, Sosyal Psikolog), biri de, Prof. Dr. Erdinç Tokgöz (1934, İktisatçı) idi… Değerli eşi Prof. Dr. Güler Tokgöz o gece sabaha karşı, ne yazık ki felç geçirip hastaneye kaldırılınca Erdinç Tokgöz yemeğe katılamadı. Hastanın durumunun iyiye gittiği öğrenildi. Yemeği düzenleyen, Aydın Köksal’ın eşi Prof. Dr. Gülden Köksal (1946’lü, HÜ Beslenmeci) ile birlikte yedi kişilik toplulukta en genç iki kişi olarak büyük bir onur yaşadıklarını belirttiler.
Saat 13’te başlayan yemek saat 18’e değin beş saat sürdü. Anılar selinin coşkusu bir an durulmadı. Aynı anda kapıda beliren beş dakik konuktan 96 ve 92 yaşın iki delikanlının pırıl pırıl bellekleri, bilimsel merakları, gözlemleri ve güçlü kişilikleriyle, daha evin kapısından girmeden, bahçede paylaştıkları buluşma coşkusu, eve girildikten sonra da herkesin birbirlerine sarılıp kucaklaştığı bir ortamda bir süre daha ayakta sürdü.
Masa başında herkesin birbirine yakın konumlandığı söyleşinin sıcaklığını yitirmemek için, konuklar masa başından ayrılıp salondaki koltuklara geçmek istemediler…
1930-40’lı yıllar Türkiyesi’nde, örneğin iki ustanın öğrenim gördükleri Kabataş Lisesi’ndeki üstün nitelikli Matematik, Bilim ve Felsefe öğretimiyle, ülkemizin adım adım gerilediği öğretim düzeyinin karşılaştırılması bile olanaklı görünmüyordu.
Eski dostlar, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili düşünceleri üzerinde anı tazelediler...
Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet Devrimleri ve Atatürk Aydınlanması’nı yaşayarak çağdaş dünyaya örnek olmuş, saygınlığını küresel ölçekte kanıtlamış Türkiye’nin parlak geleceği konusunda hiç kimsenin umutsuzluğa düşemeyeceği, paylaşılan deneyim, ortak gözlemler, anılar ve çözümlemelerle bir kez daha ortaya çıktı.
Böylesine yoğun içerikli bir oturumun baştan sona görüntü ve ses kaydını almak için gerekli düzenlemeyi öngörememiş olmaktan dolayı, ev sahipleri duydukları üzüntüyü konuklarıyla paylaşmaktan kendilerini alamadılar...