Yabancı Dille Öğretim

Yabancı dille öğretime neden karşı çıkıyorsunuz?

- Anadili, dünyayı ilk kez tanıdığınız dil anlamına gelir. O dil kişiliğinizin oluşmasını sağlamıştır. Dilaçar’ın deyimiyle, “Doğa kişinin başvurduğu bir sözlük gibidir; o onu anadiliyle okur.” Ulusal dil de buna yakındır. Kavramları, değer yargılarını bu dillerle tanır benimser, kişiliğimizi bu dillerle oluştururuz. Ondan sonra bu temel kavramları bütün dillerde anlatabilir, yeni kavramlar da öğrenebiliriz. Anadilini/ulusal dilini iyice öğrenememiş, kendi kişiliğini geliştirememiş bir kişinin, bir yurttaşın yabancı dille doğayı tanıması, keşfetmesi, başkalarıyla iyi iletişim kurması olanaklı değildir.

Bu özgürlük-kölelik ilişkisi gibidir. Özgürlük, kendiniz olmakla başlar; ancak özgürseniz düşünce üretebilirsiniz. Böyle yetişmiş, iyi birer yurttaş olarak ulusunun çıkarlarını bireysel çıkarlarının üstünde tutan mühendisleriniz, her meslekten uzmanlarınız yoksa hiçbir projeniz bitmez; o zaman da “bizde iş yok, bu işi en iyi Amerikalılar, Almanlar yapar” der çıkarsınız işin içinden... İngilizce eğitim yapan üniversiteler açarak kendi çocuklarınızı tekniğin ve bilimin uzaktan bir izleyicisi, bir çevirmeni, aracısı -komisyoncusu- konumuna düşürürsünüz.

Yabancı dili çok iyi bilseniz bile yabancı dille iyi elektronik, iyi fizik öğrenemezsiniz. Fiziğin formüllerini öğrenebilirsiniz, ama olayın özünü derinlemesine algılayamaz, içinizde duyumsayamazsınız.
Biz kendi çocuklarımızı İngilizce, Fransızca, Almanca ile eğitmeye kalkıyoruz. Bu çok yanlış! Bunu söylemekle “Çocuklarımız yabancı dil bilmeseler de olur” demek istemiyorum. Bütün gençlerimize hem iyi düzeyde bir ya da birkaç yabancı dil öğretmek, hem de onların yabancı ekinleri tanımalarını sağlamak zorundayız. Ancak yabancı dil öğretmekle, yabancı dille bilim öğretmek başka başka şeylerdir. Çünkü bir öğrencinin fizik dersinde iyice bilmediği İngilizceyi öğrenirken bu arada fiziği de öğrenivermesi olanaklı değildir. Böyle yaparsanız öğrenci ne İngilizce ne de fizik öğrenir. Fiziğin biraz öğrenilmesi hiçbir işe yaramaz. Bir doktor biraz anatomi bilerek ameliyat yapamaz. Az bilen inşaat mühendisinin tasarladığı yapı toptan yıkılır.

Ortaokul ve liseyi, öğretimin Fransızca yapıldığı bir ortamda okumuş, sonra üniversitede Türk öğrencilere İngilizce de ders vermiş biriyim. Türk öğrencilerden 50’sini karşısına alan bir kişinin, kendi bundan çok mutlu bile olsa, Fransızca ya da İngilizce olarak, ders anlatmasının ne denli gülünç olduğunu, deneyimlerimle de biliyorum. İletişimin başarısı tıpkı suyun bulduğu en kolay yoldan akması gibidir. Sizin ve benim aramdaki iletişim sizin en kolay anlayacağınız, benim en kolay anlatacağım yolun buluştuğu yerden geçerse belki anlaşabiliriz. İletişimde başarı sağlamak kolay bir iş değildir.

Aydın Köksal: Bilime, Bilişime ve Türkçeye Adanmış Bir Yaşam,
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014.