Türk Olmanın Dayanılmaz Karmaşıklığı
“Türk olmanın dayanılmaz karmaşıklığı” karşısında yüzyıllar süren bir kimlik bunalımı’ndan Atatürk’le devrimci, usçu, barışçı ve insancıl bir ulusçu çizgide uygar bir Türk kimliği’yle kurtulmaya çalışıyoruz. Ancak Türk olmanın karmaşıklığı gerçekten dayanılmaz: “alkolün damlası haram”, ama “su gibi rakı içmeyen”e erkek gözüyle bakılmaz. Biz katıyız, hem de hoşgörülü. Biz çok sevecen, insancıl, barışsever bir ulusuz, hem de çok sert, bencil ve savaşçı. Biz hem Hititliyiz hem Orta Asyalı… Romalı, Selçuklu, Bizanslıyız ve de Osmanlı… Doğuluyuz ama Batılıyız da. Biz hem Kafkasyalıyız, hem Balkanlı, hem Orta Doğulu. Biz Avrasyalıyız: Avrupalı ve Asyalı. Üstelik hem geçmişi sürdürmek istiyoruz, hem bugünü iyi yaşamak, hem de yarına güvenle bakmak!
“Türk olmanın dayanılmaz karmaşıklığı”na karşın ekinsel kimlik bunalımımızı, hangi düşüncede olursak olalım, giderek etnik kökenimiz, evimizde konuştuğumuz dil ayrı bile olsa, Türk yurttaşı olmanın bilinciyle ve uygar kimliğiyle aşabileceğimizde kuşku yoktur. Hem de o dayanılmaz karmaşıklığa dayanıp, bu olumlu özelliği kullanarak, bütün bu ekinsel gelişmelerden, ekonomik, tecimsel, bilimsel didişmelerden, Bilişim Çağı’nda yeryüzü ölçeğinde güçlü bir merkez ülke olarak çıkarak. Çünkü “karmaşıklık bilimi”, bilgisayar ortamında uygulanan benzetim yazılımlarıyla, “bir toplumun ekonomik uçuşa geçmesi”nin de “cansız öğelerden yaşam’ın kendiliğinden başlaması”na benzer bir süreç olduğunu göstermiş bulunuyor.
Yabancı Dille Öğretim: Türkiye’nin Büyük Yanılgısı,
Öğretmen Dünyası, 2000.