Eğitimde Başarı Özgür Ortamda, İyi Öğretmenlerle, Ulusal Dille Elde Edilir
Siz Fransızca eğitim yapan bir okuldan mezun oldunuz. Türkçe eğitim veren bir okuldan mezun olsaydınız yine böyle başarılı olabilir miydiniz?
- Sorunuz can alıcı… Galatasaray’da okurken daha çok yabancı dilden mi yararlandık; yoksa özgürce tartışma ortamı vardı, dayak yemedik, azar işitmedik, yatılı ortamda aramızda her şeyi Türkçe konuşarak, sırtımızı Türkçeye yaslayarak mı bu sorunun üstesinden geldik, bütün bu koşulları birlikte değerlendirmek gerek.
Fransızca olarak okuduğumuz için mi metinleri iyice okumayı yazmayı öğrendik; yoksa o metinleri bize okutan birkaç iyi öğretmenimiz vardı, onların gösterdiği yöntem mi öğretti bize bütün bunları? Hiç kuşku yok ki o birkaç iyi öğretmenin yöntemidir bize bunları öğreten. Fransızca, Almanca, İspanyolca metni didik didik etmemiz ile Türkçe metni didik didik etmemizin hiç bir ayrımı olmadığını, bugün yaşım 73, iyice ayırt ediyorum.
Fransızcayla öğretim ortamında kendimizi zora soktuğumuz açık. Çünkü enerjimizin çok büyük bir bölümü çevirmenliğe gitti. İşin özünü bir türlü anlayamıyorduk ki! Aynı enerjiyi fizik öğrenmeye, kimya öğrenmeye verseydik ne iyi olurdu. Aramızdan belki fizik bilginleri çıkardı, belki buluşlar yapardık, belki evrensel uygarlığın gelişmesine daha özlü katkılarımız olurdu.
Eğitim/öğretimde kendini yenileyen yaygın bir başarı, ancak fırsat eşitliği olan adaletli, özgür bir ortamda, iyi yetişmiş öğretmenlerle, ulusal dille başarılabilir.
Aydın Köksal: Bilime, Bilişime ve Türkçeye Adanmış Bir Yaşam,
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014.