Düşünmede, Çözümlemede Dilin, Matematiğin, Sanatın Önemi

Yaşam anlayışınızda, yaşama bakışınızda dile, matematiğe, sanata önem verdiğinizi biliyorum. Dili konuştuk. Matematik neden önemli? Sanat neden önemli?

Düşünme, çözümleme, bir sonuca varma yeteneğimizi doğru kullanabilmek, ölçüyü kaçırmamak, ilkeli davranabilmek, sağduyu sahibi olabilmek için dilin, matematiğin önemine inanıyorum. Nesneleri, kavramları doğru anlayabilmek, derinlemesine kavrayabilmek, özümseyebilmek için, aralarındaki ilişkileri görebilmek için onları doğru adlandırmak, sözcükleri yerli yerinde kullanmak çok önemli. Tanımların kesinliği matematik aracılığıyla öğrenilir; orada ilişkiler açık seçiktir. Matematik altyapısı yokluğunda, kavramlar kolayca birbirine karışır; aralarındaki ilişkiler sisler puslar arasında belirsizleşir.

Matematiksel kavrayışın bulunmadığı ortamda, örneğin “demokrasi” deyip bu kavramın tam tersini düşünmek, “ileri demokrasi” gerçekleştiriyoruz diye demokrasiye iyice sırtını dönmek olanaklıdır... Tıpkı George Orwell’in 1984 başlıklı romanında “Barış savaştır” söylemiyle bize örneğini daha 1948’de verdiği gibi, buyurgan ya da “faşist” yönetimlerin çoğu “demokratik” olduklarını savunabilmişlerdir.

Sözcüklerin anlamları çarpıtıldığında ya da matematiksel altyapı yokluğunda doğru algılanmadığında, insanların her yerde bu tür tuzaklara kolayca düşebildiklerini görüyoruz. Kavramları doğru tanımlamada ve algılamada matematiksel yetersizlik söz konusu olduğunda demagoglara gün doğuyor. Uzun yıllardır matematiğe, dilbilime, anlambilime, sanata, mantığa, felsefeye sırtını dönmüş gözüken bizdeki ezberci eğitim/öğretim düzeninde de bu böyle.

Sanat, sanatçılar bütün toplumsal kurumlar içinde, dönüşüm içindeki toplumun geleceğine dönük duyargaları gibidir. Bugünün değişmesi gereken değer yargılarını sanatçı sezinler, sorgular, tartışır; geleceği öngörür... Geleceğin koşullarını, değer yargılarını oluşturmada sezgileriyle öncülük yapar; özgürlük sınırlarını sanatçı zorlar, yasakları aşmak öncelikle sanatın ve sanatçının görevidir. Yarının dünyasını önce sanatçılar kurgular, sonra mimarlar, mühendisler, daha sonra da ancak bu birikimden yararlanmak isteyen bir siyasetçi, yavaş yavaş üzerinde uzlaşılmakta olan yeniliğin toplumun tümüne yayılmasını hızlandırmada yardımcı olabilir...

Özünü koruma kaygısıyla değişime karşı çıkan tutucu kurumlar karşısında sanat, özgür düşünceyle beslenen bir dolusavak işlevi görür. Sanatı, sanatçısı olmayan bir toplum onun için yaratıcılığını, devingenliğini yitirmiş sayılır. Kırk yıl önce Dağlarca’nın “Otuz milyon ayaklı kocaman böcek / Yaratıcı kan kurudu mu?” diye sormasının anlamı budur. Bugün yetmiş altı milyon ayaklı bu kocaman böcekte yaratıcı kanın kurumaması için -başka bir deyişle ulusal varlığımızı koruyabilmek için- sanatçıya, özgür düşünceye, eleştiriye hoşgörülü, gerçekten demokratik bir ortam yaratmak üzere kendimize ve eğitim düzenimize hızla çekidüzen vermek zorundayız.

Aydın Köksal: Bilime, Bilişime ve Türkçeye Adanmış Bir Yaşam,
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014