Gerçek Yaşamın Hızı Hiçbir Düşle Karşılaştırılamaz

Türkçe bilişim terimleri de bir düş müydü?

- Evet!.. Düşüm şuydu: 30, 40 bilemediniz 100 sözcük önersem de üçü beşi yerleşse, bunun için kırk yıl çalışmaya razıydım. 2500 terim yaptım, hepsi tuttu.
Gerçek yaşamın hızı hiçbir düşle karşılaştırılamaz. Bir kez düş kurmaya görün, yaşam ondan da hızlı gelişecektir. Güçlük düşü kurmaktadır. Onu bir kurdunuz mu, iyi kurmuşsanız, iyi de mühendisseniz, sabırlıysanız, iyi iletişimciyseniz, insanları dost sayıp onlardan öğreniyorsanız, onlara öğretiyorsanız, vazgeçmiyor, düşünüzü yaşatıyorsanız, bilin ki düşler gerçek oluyor. 1997 yılında Türk dillerinde ortak bilim terimleri geliştirmek üzere bir çalışma başlatan Kazakistan’ın “Hoca Ahmet Yesevi Halkaralık Türük-Kazak Üniversiteti” beni Türkistan’a çağırdı (Yesi şimdi Türkistan...): “Mademki bilgisayar, bilişim, donanım, yazılım, iletişim vb. terimlerini yaptınız, gelin bizimle çalışın, şu işin ilkelerini koyalım temellerini atalım, ortak bir bilim dilimiz olsun.”

Uçsuz bucaksız Kafkas Dağları’nın üzerindeyim. Asya’nın yukarısında Tengri Tau’a doğru uçarken kurduğum düş ise, çok da geç olmayan bir tarihte tüm Türk dünyasında ortak bilim terimlerinin kullanıldığını yaşamaktı.

Düş Yeni Bir Gerçeği Doğuran Özdür

Türkçe öylesine yetenekli, öylesine düzgündür ki, bilim dilleri içinde bu özellikleri taşıyan eşsiz bir örnektir. Yeryüzünde böyle başka bir dil öbeği yoktur. Ural-Altay dillerine, Türk dillerinden başka Moğolca, Fince, Estonca, Macarca, giderek Korece, Japonca gibi diller de girer. Ama yapıları benzeşen bütün bu dillerin sözcükleri başkadır.

Bizim Türk dilleri öbeğimiz ise tek bir dilin ağızları gibidir. Ayrı ayrı ulusal varlıklarımızı korumakla birlikte, ulusal bilim dillerimizi geliştirirken, dillerimizin temelinde var olan dil birliğimizi bozmamaya özen göstermeliyiz. Bu düşü hepimiz ortaklaşa görürsek bu olur. Hem de seksen değil, otuz yıl içinde olur!

Doğal olarak böyle bir bilimsel atılım için, uluslaşma süreçlerimizde her birimiz, işbirliği ve eşgüdüm doğrultusunda siyasal istence de gereksinme duyuyoruz. Divanü Lügat-it Türk bir düş değil, gerçektir. Kaşgarlı Mahmut’un, Türkler Bağdat’ta Arap egemenliği altında yaşarken 940 yıl önce görebildiği gerçeği, Bilişim Çağı’nın bu iletişim ortamında görmezlikten gelemeyiz. Bu bir düş değil, gerçek!
Bu konuda üniversite öğretim üyelerimize iş düşer, rektörlerimize iş düşer, Türk Dil Kurumu’na, Dil Derneği’ne, öteki akademik kurum ve kuruluşlarımızda, derneklerimizde çalışanlara iş düşer... Hepimize iş düşer. Çalışmaya bir başlar ve aramızda iletişim kurmaya özenirsek, neredeyse bin yıllık gerçeklikten yola çıkarak kurduğumuz düşler bizim ummadığımız hızla gerçek olur. Evet, Türkçenin geleceği için düşler kuruyoruz. İşte bilişim terimlerimiz ortada. Unutmayalım ki geleceğimizi düşlerimiz belirliyor. Ben mühendisim, düş yeni bir gerçeği doğuran özdür.

Aydın Köksal: Bilime, Bilişime ve Türkçeye Adanmış Bir Yaşam,
Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar, 2014